Karbon Yakalama ve Depolama Makinası

Başta CO2 olmak üzere sera gazı emisyonlarının neden olduğu küresel ısınma sorunu tehlikeli boyutlara ulaşarak dünyayı tehdit etmektedir. Atmosferdeki CO2 konsantrasyonu, sanayi öncesi döneme oranla iki katın üzerine çıkmış ve yıllık 2 ppm’lik bir büyüme oranı yakalamıştır. Paris Anlaşması çerçevesinde ülkelerin ortak çabalarıyla iklim değişikliği hızını azaltmayı ve sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme kıyasla birkaç dereceye kadar düşürmeyi amaçlayan atılımların yapılması kararlaştırılmıştır. Hedeflere ulaşılabilmesi için sera gazı salınımlarını kesmenin yanı sıra CO2 negatif teknolojilerinin geliştirilmesine ve yaygınlaşmasına ihtiyaç duyulmaktadır. CO2 salınımını önlenebilmesi için günümüzde bazı seçenekler mevcuttur. Örneğin, CO2 salınımlarını geleneksel endüstriyel tesislerin bacalarından yakalamak olanaklı iken tesislerin eski olması bunu engellemektedir. Ayrıca yeni teknolojili kullanılan sistemlerde yakalama oranları %50 ile %90 aralığında değişmekte olduğundan tüm salınımları yakalamak mümkün olmamaktadır. Küresel sera gazı salınımının yarısını oluşturan ulaşım sektörünün kapsadığı küçük emisyon yayıcıların sebep olduğu CO2 gazlarının mevcut geleneksel uygulamalarla etkisiz hale getirilmesi ise olanaksızdır. CO2 ‘yi kaynağından ve konumundan bağımsız olarak yakalayabilecek sürdürülebilir çözümler bulmanın önemi her geçen gün artmaktadır. Ayrıca hava kirliliğine sebep olan bir diğer konu da ince tozlardır. Birçok ülke, tozların insan sağlığına olan zararını önleyebilmek için çalışmalar yürütmektedir. Özellikle işlek caddeler ve metro istasyonları yüksek konsantrasyonlarda partikül maddeleri bulundurduklarından, solunum yolu hastalıkları olan kişiler için oldukça tehlike arz etmektedir. Partikül çapları genellikle 10 mikronun altında olan ve toplumsal yaşam kalitesini düşüren bu tozlarla mücadele etmek için önlemler almak gerekmektedir. 

CO2’yi atmosferden doğrudan yakalama yöntemi (DAC), iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için benimsenen yeni bir yaklaşımdır. Her ne kadar bitkilerin CO2’yi tutma şekli benzer de olsa hem azalan yeşil alanlar hem de bitkilerin artan antropojenik salınımlara ayak uyduramamasından dolayı destekleyici yöntemlerin gerekliliği her geçen gün artmaktadır. Biyoenerji bazlı büyük çaplı karbon yakalama ve depolama tesisleri (BECCS) denenmiş olsa da bu tesislerin taşıdığı yüksek enerji maliyeti ve büyük arazi gereksinimi gibi riskler sebebiyle ticari anlamda fizibiliteleri sınırlıdır. Küçük ve kompakt yapısıyla ön plana çıkan doğrudan CO2 yakalama cihazları ise uzun vadede salınımların azaltılmasına yardımcı olabilecek yenilikçi ve erken ticari aşamadaki bir teknoloji olarak ön plana çıkmaktadır. Bu cihazlar fiziki yapıları itibariyle şehir merkezlerinin ve organize sanayi bölgelerinin işlek caddelerine konumlandırılabilirler.